30 Nisan 2015 Perşembe

KALP KRİZİ VE BİLİNMESİ GEREKENLER

Kalp krizi geçirmekte olanların temel şikayeti göğüs ağrısıdır.

Miyokard enfarktüsü veya koroner tromboz olarak da bilinen kalp krizi, kalp kasının bir kısmı oksijensiz kalarak öldüğünde meydana gelir. Kalp krizi genellikle koroner arterlerden (kalbinize giden kan damarları) birinde meydana gelen bir kan pıhtısının kalbinize giden kan beslemesini engellemesi sonucu meydana gelir. Bu engellemeye zaman zaman koroner arter spazmı (ani daralma) da neden olabilir. Kalp krizinin görülme riski arterlerinizin daralması halinde çok daha yüksektir. Arterler genellikle arter duvarlarında biriken yağlı artık maddeler nedeniyle daralır.

Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir?

Kendinizin veya tanıdığınız birinin kalp krizi geçirdiğinden şüphe ediyorsanız derhal 112’yi arayın. Beklemeyin.

Kalp Krizinde En Önemli Belirti Göğüs Ağrısıdır

Göğüs kemiğinin arkasındaki göğüs ağrısı kalp krizinin en önemli belirtisidir; fakat, özellikle diyabet hastalarında ve yaşlılarda, bu ağrı çok belirsiz olabilir yada hiç hissedilmeyebilir (sessiz kalp krizi)
Gögüs ağrısı beş dakika ila birkaç saat sürebilir. Gezinmek, pozisyonunuzu değiştirmek veya dinlenmek ağrıyı dindirmez veya hafifletmez. Ağrı sürekli veya gel gitler şeklinde olabilir. Ağrı yorulunca veya heyecanlanınca oluyor, dinlenince geçiyorsa koroner damarlarla ilgili olma ihtimali çok fazladır.
Koroner damarların daralması veya tıkanması sonucu oluşan göğüs ağrısı, sıklıkla ağır bir yemekten sonra veya heyecanlı, sinirli, üzüntülü bir durumdayken, bazen de yorucu bir iş, yürüyüşle meydana gelir.
Ağrı sıklıkla göğüsten omuz yada kollara, ense, dişler, çene, karın veya sırta doğru yayılır. Bazen ağrı sadece bu bölgelerden birinde hissedilir. Göğüs ağrısı kalp krizini işaret etse de bazı hastalarda karnın üst kısmında mideye vuran bir ağrı da oluşur. Bu durumda oluşan bu rahatsızlığın mideyle ilişkili olduğu sanılarak hasta tarafından önemsenmeyebilir.
Ancak, göğüste hissedilen ağrıların hepsi kalp kaynaklı olmayabilir. Kas, kaburga, omurga, yemek borusuna ait ağrılar da göğüste hissedilebilir.
Kalp Krizinde Göğüs Ağrısının Özellikleri
  • Ağrı 20 dakikadan fazla genellikle saatlerce sürer ve genelde dinlenme yada nitrogliserinle geçmez
  • Ağrı, şiddetli ve künt vasıftadır. Fakat keskin veya belirsiz olabilir,
  • Ağrı, sıkıştıran, ağırlık, baskı yapıcı tarzda olabilir,
  • Göğüste daralma  ve baskı hissi uyandırabilir,
  • Hazımsızlık olarak da hissedilebilir. Beraberinde sıklıkla soğuk terleme ve ölüm korkusu da vardır.
kalp ağrısı nedenleri

Kendi başına ya da göğüsteki ağrıyla birlikte hissedilebilen diğer kalp krizi belirtiler şunlardır:

  • Ağrı
  • Kalp krizine bağlı nefes darlığı: (özellikle yaşlı hastalarda kriz, nefes darlığı ile ortaya çıkabilir): Nefes darlığının ani artışı akciğerden çok kalp hastalığını düşündürür. Yatarken gelişen nefes darlığı daha çok sol kalp yetersizliği veya mitral kapak hastalığı olan kişilerde görülür.
  • Kalp krizi belirtisi olan öksürük: Kalp hastalıklarında görülen öksürük, yorulmakla ilişkili ve kesik kesiktir. Hırıltılı solunum, çarpıntı ve nefes darlığı da birlikte olabilir. Geceleri uykudan uyandıran ve kalkıp oturmakla geçen öksürük, kalp yetersizliği belirtisidir.
  • Kalp krizi belirtisi yorgunluk ve halsizlik: Koroner arterlerinde yaygın daralmalar ve tıkanıklıklar olan hastalarda da, eforla birlikte ciddi yorgunluk hissi olur.
  • Kalp krizi belirtisi kalpte çarpıntı: Bazen çarpıntılar krizler halinde gelir. Krizler kendiliğinden geçebildiği gibi, çok uzun sürebilir.
  • Baş dönmesi ve sersemleme,
  • Kalp krizi belirtisi olan bayılma: kalp debisindeki(atım hacmi) ani düşüşe bağlı olarak gelişen yetersiz beyin kan akımına bağlı geçici şuur kaybı oluşabilir.
  • Mide bulantısı ve kusma,
  • Sıkıntı hissi
Bu belirtiler, 100 kişiden ancak 75-80’inde görülür. Geri kalan yüzde 20’lik kısım, ‘sessiz kalp krizi’ denilen ve belirti vermeden ortaya çıkan bir durumdur. Bu % 20’lik oranda bazen ilk belirti ölüm olabilir.

Kalp Krizi Esnasında Acil Müdahale

Ölümlerin yarısı kalp krizi başladıktan sonraki ilk saat içinde ortaya çıkar. Bu sebeple kalp krizi acil bir durumdur. Hastaneye yatmayı ve yoğun bakımı gerektirir. Çünkü ölümcül ritim bozuklukları (aritmiler) kalp krizinin ilk bir kaç saatinde ölümün başlıca sebebidir.
Tedavinin amaçları kalp krizinin ilerlemesini durdurmak, kalp hasarını en az düzeyde tutmak, iyileşebilmesi için kalbin taleplerini azaltmak ve komplikasyonları önlemektir. Zaman geçtikçe ritim bozukluklarından yaşamı yitirme ihtimali artacak ve harap olan kalp kası miktarı artacaktır. Harap olan kalp kasının telafisi yoktur. Kalp krizinde “ZAMAN=KALP KASI” demektir.

Kalp krizi şüphesi durumunda yapmanız gerekenler

Kalp krizi esnasında yalnızsanız

Kişinin kalp krizi geçirdiği esnada tıkalı olan damarını açabilmek için yapacağı bir müdahale yoktur. Bunun yanında;
  • Öncelikle ağrı başladığı anda telefonla yakınlarınızı arayarak durumu haber verin.
  • Bulunduğunuz yerin kapısını aralık bırakın. Bu, yardıma gelecek olan kişinin işini kolaylaştırmış olur.
  • Kuvvetli öksürük geçici olarak kan akımını artırabilir. Yeni başlamış bir pıhtıyı yerinden sökme ihtimali çok düşük olsa da burun deliklerinizi kapatarak kuvvetli biçimde öksürün.
  • Evde aspirin varsa, bir bardak su ile alın.
  • Bunun dışında kesinlikle bir şey yiyip içmeyin.
  • Pencereyi açarak odaya oksijen girmesini sağlayın.
  • Yardım gelmesini, yatarak ya da oturarak bekleyin. Kesinlikle ayakta beklemeyin. Çünkü kalp krizi ile hastaneye gelen bir hastanın bir travma sorunu olmaması gerekir. Eğer kişi düşerek başını çarpmışsa, kalp krizi ile ilgili yapılacak tedaviler, başa alınan darbe nedeniyle yapılamayabilir.
  • Ağrıyı azaltmak için egzersiz yapmayın.
  • Soğuk ya da sıcak suyun altına kesinlikle girmeyin. Özellikle soğuk su böyle durumlarda çok tehlikelidir. Çünkü kalp damarlarını büzer ve tıkalı olmayan damarların da daralmasına neden olabilir.
  • Telefon konuşması esnasında ve daha sonra eve gelen doktorla olan konuşmanızda da kalp enfarktüsü şüphenizi anlatın. Kadınların kalp krizi durumunda, erkeklere nazaran daha farklı belirtiler gösterdiği unutmayın
  • Kendinizi mümkün olduğunca hızlı bir biçimde uygun bir kliniğe havale ettirin. Her dakika önemlidir.
Bir kalp enfarktüsünde, kalbin etrafını saran damarlardan (koroner arter) bir tanesi tıkanır. Müdahalenin amacı tıkanan kan damarını en hızlı biçimde açmak, böylece damarda kanın tekrar akmasını sağlamaktır.

Bir kişi yanı başınızda kalp krizi geçirdiyse;

  • Sağlık deneyiminiz yoksa kalp krizi geçiren birine müdahale etmeyin, başka hastalara veya kendinize ait kalp ilaçlarını vermeyin.
  • Hemen ambulans yardımı isteyerek hastayı en yakın tam donanımlı bir hastaneye ulaştırın.
  • Bu esnada, kalp krizi geçiren kişiyi uygun bir yere yatırın
  • Ayaklarını kalp seviyesinin üzerine kaldırarak, kalbe daha çok kan akışının olmasını sağlamaya çalışın
  • Üzerindeki sıkı olan kıyafetleri gevşetmek, kravatı çözmek gibi yardımlarda bulunun
  • Önemli olan, hastayı tetkik ve tedavilerinin, yerinde ve uygun şekilde yapılabileceği bir hastaneye ulaştırmanızdır

Kalp Krizi Geçiren Hastaların hastaneye ulaştırılması

Hastane dışında kalp krizinden olan ölümlerin 2/3’ü krizin başlangıcından birkaç dakika içinde olmuştur. Bu nedenle canlandırma, işlemlerinin çabukluğuna bağlıdır. Tehlikede olan kalbin kurtarılması ve kalp kasının durmuş kan akışından en az zararla çıkması için gecikme minimuma indirilmelidir. Hastanın tam teşekküllü bir hastanenin acil bölümüne getirilme süresi mümkün oldukça kısaltılmalıdır. Bütün amaç hastanın en iyi tedavi edileceği yere ölmeden ulaştırabilmektir

Kalp Krizi ve Kalp hastalıklarında  Risk Faktörleri

  • Yaş (erkeklerde >45, kadınlarda >55)
  • Ailede kalp hastalığı öyküsü (birinci derece akrabalardan erkekte 55, kadında 65 yaşından önce koroner arter hastalığı öyküsü)
  • Sigara içmek
  • Yüksek kan basıncı (Hipertansiyon/ kan basıncı 140/90 mmHg’ ın üzerinde olması)
  • Hiperkolesterolemi (total kolesterol 200 mg/dl’ın üzeri, LDL-Kolesterol 130 mg/dl’ın üzeri)
  • Düşük HDL-kolesterol değeri (<40 mg/dl)
  • Diyabetes mellitus
  • Şişmanlık
  • Stresle baş edememe
  • Fazla alkol tüketimi
  • Fiziksel aktivitenin az olması
  • Doğum kontrol hapı kullanımı ( sigara içiliyorsa)
  • Menopoz, özellikle erken menepoz
Kalp damar hastalığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yetişkinlerde başta gelen ölüm nedenleri arasındadır. Kalp damar hastalıklarından korunmada ve önlenmesinde risk faktörlerinin yok edilmesi temel yaklaşım olmalıdır.
Kadınlarda kalp krizinde ayrıca bu faktörler önemli rol oynar:
“Kadınlarda en önemli ölüm nedenlerinden biri kalp- damar hastalığı; bu hastalıklardan ölüm oranı meme kanserinden daha yüksektir. Kadınların kalp damarları erkeğinkine göre daha ince bu nedenle spazm geçirme riskleri fazla. Her yıl kadınların yüz de 55’i kalp ve damar hastalıklarından hayatını kaybediyor. Kadınlarda hastalığın seyri erkeklere göre daha kötü ve hastalığa bağlı ölümler de daha fazla görülüyor. Kadınlarda kalp hastalıkları erkeklere göre 10 yıl geç ortaya çıkıyor”
  • Menapoz dönemi başlayıncaya kadar, kadınlık hormonu sizi olası bir enfarktüse karşı korur. Menapozun başlamasıyla birlikte bedende hormon üretimi azalır, bu da bir enfarktüs olasılığını oldukça yükseltir.
  • Özellikle hormon dengesi bozuk, adet kanamaları düzensiz ve adet kanamaları erken kesilen kadınlar için, risk daha fazladır
  • Hem sigara içen, hemde çocuk koruma hapı kullanan kadınlarda da, üstelikte fazla kilolu iseler, enfarktüs geçirme riski fazladır.
  • Kalp enfarktüsünden günler veya haftalar önce, “kalp sıkışması” (Angina pectoris) belirtileri görülür.

Kalp Krizi Risk Faktörlerinin Yok Edilmesinde Temel Yaklaşımlar

  • Küçük yaşlardan itibaren sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması, kalp hastalıklarından korunmada ve önlenmesinde temeldir. Kan lipit profilini olumlu yönde etkileyecek sağlıklı beslenme alışkanlığının kazanılması (diyetin toplam doymuş yağ içeriğinin azaltılması amacıyla, hayvansal yağların ve kırmızı et tüketiminin azaltılması, sebze, meyve ve tam tahıl tüketiminin dolayısıyla posanın artırılması) önemlidir.
  • Her yaş grubunda egzersiz yapma alışkanlığının kazanılması önemlidir.
  • (Yirmi yaşla birlikte) hiperlipidemi ve hipertansiyonun kontrolüne ilişkin olarak kan lipit ve kan basıncı değerleri belirli araklıklarla kontrol ettirilmelidir.
  • Kalp damar hastalıkları için çok önemli bir risk faktörünü ortadan kaldırmak açısından sigaranın bırakılması önemlidir.
Kalp hastalıklarının yüksek kan kolesterol düzeyi ile ilişkili olduğu ve kan kolesterol düzeyinin düşürülmesinin kalp hastalıkları görülme riskini azalttığı bilinen bir gerçektir. Kan kolesterol düzeyi yükseldikçe, kalp hastalığı oluşma riski de artmaktadır.

Kalp Sağlığında Kolesterolün Rolü nedir?

Hayvansal kaynaklı besinlerde ve tüm hücrelerde bulunan mum yapısında yağ benzeri maddelerdir.
Kan Kolesterolü: Kan dolaşımında bulunur. Kandaki kolesterolün çoğunu vücudunuz kendi üretirken geri kalan kısmı da besinlerle alınan kolesterol oluşturmaktadır.
Diyet kolesterolü: Bitkisel kaynaklı besinler yağ içerseler bile kolesterol içermezler. Kolesterol yalnızca hayvansal kaynaklı besinlerde bulunmaktadır.
İyi Kolesterol/ Kötü Kolesterol nedir? Kolesterol, kanda çözünebilmesi ve taşınması için karaciğerde lipoproteinlerle birleşir. Yani paket edilerek taşınır. Bu lipoproteinlerden:
HDL kolesterol (iyi kolesterol): HDL dokulardaki kolesterolü toplayarak dışarı atılmasını sağladığı için iyi kolesterol olarak bilinir. Yalnızca vücutta bulunur, besinler içerisinde bulunmaz.
tablo1LDL kolesterol (kötü kolesterol):Kolesterolü dokulara taşıyarak arter ve diğer kan damarlarının duvarlarında birikmesine neden olduğu için LDL, kötü kolesterol olarak da bilinir. LDL yalnızca vücutta bulunur, besinler içerisinde bulunmaz.
Kanda toplam kolesterol ve LDL kolesterolünün yüksek olması, HDL kolesterolünün düşük olması, kişi için risk faktörüdür. Bu riske sahip hastalarda kalp krizi, felç, damar tıkanması, böbrek yetmezliği gibi hastalıkların oluşum riski daha fazladır. Kanda aşırı miktarda bulunan kolesterol yavaş yavaş damar duvarında birikir. Bu birikim sonucu o damarda daralma, tıkanma ortaya çıkar. Kolesterol hangi damarda birikmişse o damarla ilişkili sorunlar ve hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Kan lipit profili (normal-sınırda-yüksek) Tablo 1’de gösterilmiştir.

Kan kolesterolü neden yükselir?

Kanda kolesterol düzeyini etkileyen çok sayıda faktör vardır. Kalıtım, beslenme alışkanlıkları/besinler, şişmanlık ve stres gibi faktörler total kolesterol ve LDL kolesterolünü yükseltmektedir. Kolesterole duyarlı bazı insanlarda yüksek kolesterollü diyet, total kolesterol ve LDL kolesterol düzeylerini önemli derecede yükseltir. Fakat toplam yağ, özellikle doymuş yağlar, birçoğumuz için çok önemli olan kolesterol yükseltici etkiye sahiptir.
Beslenmenizde yer alan yağ türleri ve yağ asitleri bileşimi kan lipit profilini (kolesterol, HDL, LDL, trigliserit düzeylerini) etkiler. Doymuş yağı yüksek oranda içeren diyetlerle kan kolesterol düzeyi artarken, tekli doymamış yağların kullanımı ile HDL kolesterol yani iyi kolesterol artmaktadır.
HDL Kan Kolesterol Düzeyinin Yükseltilmesi: En iyi yol, fiziksel aktivitenin arttırılmasıdır. Ayrıca eğer birey şişmansa, vücut ağırlığının azalması, HDL kolesterol düzeyini olumlu yönde etkilemektedir . Diyette toplam yağ tüketiminin (enerjinin % 30′ unu geçmemek üzere) azaltılması, doymuş yağların yerine tekli doymamış yağların tercih edilmesi, sigara içilmemesi HDL kolesterol düzeyinin artırılmasında önemli faktörlerdir.
LDL Kan Kolesterol Düzeyinin Azaltılması: Toplam diyet yağı azaltılırken, doymuş yağlar yerine doymamış yağların tercih edilmesi, diyet posa miktarının arttırılması, yağ ve kolesterol miktarlarının orta düzeye indirilmesi, düzenli fiziksel aktivite ile vücut yağ oranının azaltılması LDL Koles¬terol düzeyinin düşmesinde etkin başlıca etmenlerdir.

Kalp Damar Hastalıklarından ve Kalp Krizinden Korunmada Beslenme

1-Beslenmenizde yağı azaltın Beslenmenizde toplam yağ tüketimi enerjinin %30′ unu geçmemelidir. Yağ içeren besinler aynı zamanda vücudun ihtiyacı olan diğer besin öğelerini de içerdiği için yağa ihtiyacımız vardır. Ancak sağlık açısından bakıldığında koruyucu olması açısından diyette yağ miktarını (enerjinin %25-30) azaltmak yararlıdır.

Diyette yağı azaltmanın birçok yolu vardır. Bunlar;

  • Yediğiniz tüm besinlerin yağ miktarını dikkate alın. Çok fazla yağ içermeyen sağlıklı bir diyeti sebze ve meyveler, tahıllar, yağsız kırmızı et, derisiz kanatlı hayvan etleri, balık ve düşük yağlı besinlerle oluşturabilirsiniz.
  • Süt ve süt ürünlerinin az yağlı veya yağsız olanlarını tercih edin. Yağı azaltılmış süt ve süt ürünlerinin bileşiminde diğer besin öğeleri açısından hiç fark olmadığı için bu ürünleri tercih etmek koruyucu olmak açısından önemlidir.
  • Beslenmenizde balığa daha çok yer verin. Haftada en az 2 kez tüketilmelidir.
  • Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketin. Sebze ve meyvelerin yağ içeriğinin düşük olmasının yanı sıra posa içeriğinin de yüksek olması kalp damar sağlığını korumada olumlu etki yapmaktadır. Çünkü bazı meyve ve sebzelerin bileşiminde bulunan suda çözünür posa, kolesterol düşürücü etkiye sahiptir.
  • Yağsız dana, koyun eti ile derisi alınmış kanatlı hayvan etlerini tercih edin. Hayvanın sırt bölgesinden alınan ve görünür yağı ayrılabilen etler daha az yağlıdır. Yağsız et, görünür yağları ayrılmış olmasına rağmen hem yağ hem de kolesterol içerir ancak diğer yağlı etlere göre yağı az olduğu için tercih edilir.
  • Tam tahılları ve ürünlerini tercih edin. Günlük enerji gereksiniminizin büyük bir kısmını karbonhidrattan zengin besinlerden karşılarsanız yağ alımınızı azaltmış olursunuz. Ancak burada özellikle kompleks karbonhidratları (kahvaltılık tahıl ürünleri, kepekli, yulaflı ekmekleri, bulgur, makarna, pirinç gibi nişastalı besinler vb.) tercih etmeye çalışın. Yulaf gibi tahıllar çözünür posa da içerdiği için kan lipitlerini düşürücü etkisi vardır.
  • Yemeklerinizde katı yağları az kullanın. Yemeklerinizde margarin, tereyağı, kuyruk yağı, iç yağı gibi doymuş yağlar yerine bitkisel sıvı yağları ( zeytinyağı, ayçiçek yağı, soya, kanola yağı vb.) tercih edin. Tereyağı hayvansal kaynaklı, margarinler bitkisel kaynaklı olmalarına rağmen her ikisi de aynı miktarda yağ içerirler. Bir yemek kaşığı tereyağı veya margarin 12 gramdır ve 100 kalori enerji verir.
  • Satın aldığınız besinlerin etiketleri üzerindeki yağ miktarlarını kontrol edin. Çoğu besinin etiketi üzerinde bulunan besin ögeleri tablosunda enerji, yağdan gelen enerji, toplam yağ, doymuş yağ ve kolesterol miktarlarını okuyun. Ayrıca etiketler üzerinde “az yağlı” veya “yağsız” ifadelerine de dikkat edin. Bu bilgiler alışverişleriniz sırasında size yardımcı olacaktır. Hazır besinlerden düşük yağlı olanları tercih edin.
  • Atıştırmalarınızda (ara öğünlerde) yağ miktarı düşük besinleri tercih edin. Ara öğünlerde bisküvi, kek, pasta, cips gibi yağ içeriği ve enerjisi yüksek besinler yerine enerjisi ve yağ miktarı düşük meyve ve sebzeler, hafif bir kahvaltı, az yağlı süt ve süt ürünlerini tercih edin.
  • Uygun pişirme yöntemlerini seçerek yağ kullanımını azaltın yada yağ kullanmayın. Yemek hazırlama yöntemlerinizi değiştirerek lezzette herhangi bir eksiklik olmaksızın yemeklerinizdeki yağ miktarlarını azaltabilirsiniz. Örneğin besinleri kızartmak yerine, fırında kızartma, haşlama, ızgara, buharda veya mikrodalga fırında pişirme yöntemlerini tercih edin.
  • Beslenmenizde kuru baklagillere daha çok yer verin. Kuru baklagiller yağ, doymuş yağ ve kolesterolden fakir kompleks karbonhidratlar ile posadan zengin bitkisel protein kaynağı besinlerdir. Bu özellikleri nedeni ile kan kolesterolünü düşürücü etkileri vardır.
  • Ev dışında yemek yediğiniz zaman yağsız/az yağlı yemekleri tercih edin. Mönüden yemek seçerken az yağlı besinleri tercih etmek için gördüğünüz yiyeceklerin nasıl yapıldığını sorun yada kızarmış veya soslarla zenginleştirilmiş olanları tercih etmeyin.
Kalp sağlığını korumada diyetin toplam yağ miktarı enerjinin en fazla %30’unu oluşturmalıdır. Günlük Yağ Miktarını Nasıl Hesaplıyoruz? Tabbloda da görüldüğü gibi günlük 2000 kalori tüketen bir kişinin en fazla 67 gram/gün yağ ( %30) tüketmesi sağlıklıdır.
tablo2

1-Beslenmenizde doymuş yağları azaltın. Doymuş yağlar kan kolesterol düzeyini yükselten en önemli faktördür. Diyette doymuş yağ asitlerini günlük toplam enerjinin %7 tüketin. Bu günlük toplam yağ tüketiminin yaklaşık üçte biridir. Diyette toplam yağ miktarının azaltılması, aynı zamanda doymuş yağ tüketimini de azaltacaktır.
2-Doymuş yağlar yerine doymamış yağları tercih edin. Çoklu doymamış yağlar günlük toplam enerjinin % 10′ unu, tekli doymamışlar toplam enerjinin % 15′ ini oluşturmalıdır. Bu hayvansal kaynaklı yağların ve katı yağların yerine bitkisel sıvı yağların (zeytinyağı, kanola, soya, ayçiçek yağı vb.) kullanılması ile sağlanabilir.
3 -Diyetinizde kolesterolü sınırlayın. Günlük kolesterol alımınızı 300 mg’ın altına indirmeniz (eğer kalp damar hastalığı risk faktörleri varsa <200 mg/gün) kalp sağlığınız açısından önemlidir. Doymuş yağ alımının kısıtlanması, diyetle kolesterolün azaltılması kan kolesterol düzeyinin düşürülmesine yardımcıdır. Kolesterol içeren besinlerin diyetten çıkarılması gerekmez, sınırlamak yeterlidir. Süt, peynir, tavuk, balık ve kırmızı et kolesterol içeren besinler olup aynı zamanda vücudun ihtiyacı olan bir çok besin öğesini içermektedir. Karaciğer gibi kolesterol içeriği yüksek sakatatlardan uzak durun.
4- Posa tüketiminizi artırın. Posadan zengin besinlerle beslenmek kan kolesterol düzeyinin düşürülmesine yardımcı olur. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketimi, haftada 2 kez kuru baklagillerin kullanımı, kepekli, yulaflı ekmeklerin, tam tahıllı kahvaltılık gevreklerin tercih edilmesi günlük posa tüketiminizi artırmanıza yardımcı olur. Günlük posa tüketiminiz 25-30 gm olmalıdır.
5-Daha fazla meyve ve sebze tüketin. Beta karoten, vitamin A ve vitamin C gibi antioksidan vitaminleri yüksek oranda içeren sebze ve meyvelerin tüketimi ile kalp sağlığı arasında olumlu bir ilişki vardır. Bu nedenle sebze ve meyve tüketiminizi arttırın. Diyet tek başına kan kolesterol düzeyini düşürmede tek yol değildir. Diğer bazı yaşam şeklinde değişiklikler de kalp hastalığı riskini azaltır.
6- İdeal vücut ağırlığınızı koruyun, şişmansanız ideal ağırlığınıza ulaşın. Aşırı vücut yağı kalp hastalığı riskini arttırır. Vücutta fazla yağın depolandığı bölgeye göre de kalp sağlığı etkilenir. Karın bölgesinde fazla yağ toplanması kalça ve uyluklarda toplanan yağa kıyasla yüksek oranda kalp hastalıkları ile ilgili risk oluşturur. Bu nedenle ideal vücut ağırlığınıza ulaşmanız (ideal Beden kitle indeksi/BKİ) dışında bel/kalça oranınızın da normal (kadınlarda 0.85 cm erkeklerde 0.90 cm) olması kalp sağlığı açısından önemlidir. Günümüzde şişmanlığın belirlenmesinde beden kitle indeksi kullanılmaktadır.
Bel/kalça oranı erkeklerde 1.0, kadınlarda 0.8 üzerine çıkmamalıdır. Bel/kalça oranı santral (elma tipinde) tipte obezitenin iyi bir göstergesidir. Santral tipte obezitenin kardiyovasküler hastalıkların gelişimi ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Santral tipte obezitesi olanlarda KVH’e diyabet gelişme riski jineoid obezitesi (alt beden obezitesi) olanlara göre daha yüksektir. Santral obezite hipertansiyon, diyabet, insülin direnci, kan şekeri yüksekliği, bozuk lipid profili gibi kardiyovasküler risk faktörlerini de artırmaktadır. Bel/kalça oranı yüksek olan kadın ve erkeklerde hipertansiyon, hipertrigliseridemi, hiperinsülinemi ve glikoz intoleransının daha yüksek olduğu bilinmektedir.
7- Fiziksel aktivitenizi artırın. Kalp sağlığınız için düzenli ve orta düzeyde aktivite önemlidir. Aktif yaşam kan kolesterol ve trigliserit düzeylerinizi normalde tutar, HDL kolestrol düzeyini arttırır, kan basıncını düşürür, stresi kontrol etmeye yardımcı olur, enerji harcayarak vücut ağırlığının kontrol altında tutulmasını sağlar. Daha etkin aerobik aktivite kalp kasını iyi çalıştırır ve kardiyovasküler sistemin daha etkin çalışmasına yardım eder. Günlük 30 dakikalık orta şiddette egzersiz (yürüyüş, yüzme, hafif koşular vb.) kalp sağlığınızı korumada önemlidir.
8- Eğer kan basıncınız yüksek ise (hipertansiyon), kan basıncınızı kontrol altına alın. Kan basıncı kontrolünü zorlaştıran başlıca etmenler; şişmanlık, yüksek yağlı, yüksek sodyum içeren diyet ve aşırı alkol tüketimidir. Yüksek kan basıncı (hipertansiyon) kalp krizi ve felç için risk etmenidir. Vücut ağırlığını korumak, eğer şişmansanız ideal vücut ağırlığına ulaşmak fiziksel olarak aktif bir yaşam şeklini benimsemek sigarayı bırakmak, tuz ve sodyumu (2400mg/gün) orta düzeyde içeren bir beslenme şeklini uygulamak, hipertansiyonu kontrol altına almanızda önemlidir.
9- Sigarayı bırakın. Sigara kalp damar hastalıklarından ani ölümlerde çok önemli bir risk etmenidir. Sigara kan basıncını ve kalp atım hızını arttırır. HDL kolesterol düzeyini düşürür, kanın pıhtılaşma eğilimini arttırır ve ani kalp krizine neden olur.
10- Stresi azaltın. Stres ile kardiovasküler hastalıklar arasındaki bağlantı zayıf da olsa, stresi kontrol etmek; özellikle stresle baş etmek için çok yemek yiyen veya sigara içen kişiler için önemlidir.
11- Alkol tüketiminden kaçının.
Kalp Sağlığını Korumada Genel Beslenme İlkeleri
kalp sağlığını korumak için beslenme

29 Nisan 2015 Çarşamba

DOWN SENDROMU NEDİR ??

DOWN SENDROMU

Trizomi 21 ya da mongolizm olarak da adlandırılan down sendromu, vücut hücrelerindeki kromozom sayısının anormal olması sonucu ortaya çıkan, bir hastalıktan ziyade genetik bir anormalliktir.
Kromozomlar, vücut hücrelerinin çekirdeklerinde bulunur. Bu yapılarla birlikte bizim karakterimizi, yapımızı oluşturan genler de bu kromozomların üzerinde bulunur. İnsan vücut hücrelerinin çekirdeklerinde 23 çift, toplam 46 kromozom bulunur. Down sendromunda 21.kromozomda fazladan bir genetik materyal vardır. Yani bu kromozomun iki tane olması gerekirken, down sendromlu kişilerde üç tanedir. Toplam kromozom sayısı 47 olur. Down sendromlu çocuklarda farklılık olmasının sebebi budur. Fakat bu farklılığa neden olan faktörün henüz ne olduğu bilinmemektedir.
Böyle bir anormalliğe sahip olan anne karnındaki bebek genellikle gelişemez ve hayatını kaybeder. Eğer gelişebilir ve bebek doğmayı başarırsa Down sendromlu olarak doğmuş olur. Kromozomlarda meydana gelen farklılık sonucu ortaya çıkan hastalıklar arasında en sık görülendir. Bebek doğduktan sonra muayene sırasında bu sendrom farkedilir.

DOWN SENDROMLU ÇOCUKLARIN GÖRÜNÜMLERİ NASILDIR?

Down sendromlu çocukların çok belirgin, tipik bir yüz belirtisi vardır. Bebeğin kafası küçük, ensesi geniş ve kısa, kafatasının arka kısmı yassıdır. Ense boğum boğum bir görünüm almıştır. Boyları daha kısadır. Göz ve burun normal kişilerden daha farklı görünür. Gözler arasındaki mesafe daha fazladır ve çekik gözler vardır. Burnun kök tarafı yassıdır. Dil, normalden daha büyük ve geniştir. Bu yüzden konuşmayı engeller. Kulaklar, olması gereken yerden daha aşağıdadır.
Bu bebeklerin avuç içlerinde simian çizgisi denilen tek bir çizgi vardır. Parmaklar içe doğru bükük durur ve şiştir. Normal boyutlarından daha kısadır. Fakat eller daha geniştir.
Down sendromlu çocukların zeka seviyeleri daha düşüktür ve gelişimleri daha yavaştır. Ölüm oranı yüksektir. Çünkü küçük yaşlarda kalp problemleri, solunum yolu hastalıkları oldukça fazla görülür. 18-20 yaşa ulaşmaları zordur. Eğer iyi bakılırlarsa bu yaşlara ulaşabilirler.

DİĞER ÇOCUKLARIN DOWN SENDROMLU DOĞMA İHTİMALİ NE KADARDIR?

Down sendromunun sıklığı, canlı doğumlar arasında 500-700 doğumda 1’dir. Fakat bu oran ortaya çıkan belirtilere göre verilmektedir. Annenin yaşı artarsa, hastalığın görülme ihtimali de artar. Örneğin anne 30 yaşında iken hastalığın görülme sıklığı 10.000 doğumda 6 iken, anne yaşının 45’in üzerinde olması halinde bu miktar 10.000’de 200’dür.
Klasik trizomi 21 görülen çocuklardın doğumu sırasında anne yaşı ortalama 35’dir. Bu, en çok görülen down sendromu tipidir. Down sendromluların %95’i bu tip doğar. Fakat translokasyon tipi down sendromunda anne yaşı önemli değildir. Yani anne yaşı ne olursa olsun bu tip down sendromu görülebilir. Görülme sıklığı down sendromlular içinde %3’tür.
Bebek down sendromlu doğduktan sonra, diğer bebeklerde görülme ihtimali %1’in altındadır. Fakat translokasyon tipi down sendromunun tekrar etme olasılığı %10 dolayındadır.

DOWN SENDROMLU BEBEKLERİN GELİŞİMİ NASILDIR?

Öncelikle şunu bilmekte fayda vardır. Down sendromlu çocuklar emekleme, konuşma, yürüme gibi bir çok şeyi diğer çocuklardan daha sonra öğrenirler. Öğrenme yaşları daha geçtir. Fakat bütün bunları geç de olsa yapacaklardır. Bu çocuklar da zor olan birçok şeyi yapabilirler. Fakat bunun için onlara diğer çocuklardan daha fazla zaman tanınmalı, onların gelişiminin diğer çocuklarla aynı olmayacağının bilinmesi gerekir.
Kromozom anormalliğinin etkisinin olduğu kadar, çevresel faktörlerin, sosyal yaşantının da çocuğun gelişiminde çok önemli olduğu bilinmelidir. Genetik bozukluk çocuğun gelişimini tabiki olumsuz etkiler ve geri dönüşü mümkün değildir. Ancak bebek doğduktan sonra çocuğa verilen eğitim oldukça etkilidir.
Bu sendromla doğan bebeklerin gereksinimleri diğer bebeklerle aynıdır. Normal bebekler, çocuklar neyi yapmaktan hoşlanıyorsa, down sendromlular da aynı şeylerden hoşlanır ve aynı şeylere ihtiyaç duyarlar. Sosyal bir ortamda, toplum içinde gelişimlerini tamamlamaları oldukça faydalıdır.

DOWN SENDROMLU ÇOCUKLAR NASIL REHABİLİTE EDİLİR? TEDAVİLERİ NASILDIR?

Çocuğun gelişiminde öncelikle destekleyici tedavi uygulanır. Bu yöntem sayesinde öğrenme daha kolaylaştırılır ve çocuk gelişimini daha erken sağlar. Fizyoterapist eşliğinde uygulanan tedavi ile çocuğun hareket kabiliyeti geliştirilir. Bu programların uygulanması sırasında çocuğa şefkatle yaklaşmak oldukça faydalıdır. Bu durum, onların gelişimini pozitif yönde etkileyecektir.
Eğitim sırasında çocukların oyun oynamaları da sağlanır. Oyun, onları oldukça eğlendirir. Oyuncakların, çocukların hareketini geliştirecek oyuncaklardan oluşmasına dikkat edilmelidir. Diğer çocuklarla birlikte oynaması oyunun daha eğlenceli hale gelmesini sağlar. Oynadığı arkadaşları Down sendromlu olmak zorunda değildir. Bu yüzdne çocuğu, diğer normal çocuklardan uzak tutmak yanlış bir tutumdur.


Ayrıca çocuğun, sosyal bir ortamda, konuşarak, çevre ile irtibat halinde büyümesi, gelişimine büyük katkıda bulunur ve onlara tecrübe kazandırır. Şarkılar, resimler, oyuncaklar çocuğun kabiliyetinin artmasına katkıda bulunur. Fakat down sendromlu çocukların karakterleri, yapıları birbirinden farklıdır. Sadece dış görünüşleri birbirine benzer. Bu yüzden, her ne kadar bu hastalara uygulanan eğitim aynı olsa da küçük farklılıklar, eğitim ve öğrenme programında oluşturulabilir.

28 Nisan 2015 Salı

HAFIZAMIZI GÜÇLENDİRMEK??

Hafıza Güçlendirme Yöntemleri

Kalemi Ters El ile Tutma

Biraz üreticiliğinizi kullanın ve daha neleri tersten yapabileceğinizi bulun. Tabii bulduklarınızı da hemen deneyin. Sonuç olarak, rutin alışkanlıklarınızı kırar ve beyninizin kullanmadığınız diğer yarısını da harekete geçirmiş olursunuz.
hafıza güçlendirme-kolay ezberleme

Çocuk Oyunu Alıştırması

İşe veya alışverişe giderken, tıpkı bir çocuk gibi merak içinde bütün duyularınızı harekete geçirin. Bakın, dokunun, dinleyin, koklayın. Çiçek açan ağacın kokusunu keşfetmeye çalışın. Fırında satılan taze ekmeklerin kokularını algılamaya çalışın. Yürüdüğünüz zeminin özelliklerini hissedin. Caddede duyduğunuz sesleri ayrıştırın. Yanınızdan geçen insanların tek tek konuşmalarını dinleyin. Evinizde gözlerinizi kapatarak bir yerlere ulaşmaya çalışın. Kısacası, duyularınızı alışık olmadığınız tarzda kullanın. Bu şekilde çok ender yaptığınız bağlantıları canlandırır, beyninizin kapasitesini arttırırsınız. Eğer bu yaptıklarınızdan zevk alır ve insan veya olayları detaylı algılamayı sürdürürseniz, hafızanız her zaman canlı kalmaya devam eder. Duyu organlarınızın ne kadar fazlasını kullanırsanız, unutmak istemedikleriniz o kadar sağlam kalır.

Harf Alıştırması

Elinize bir gazete ve bir fosforlu kalem alın. Sırasıyla paragrafları okuyun ve çift yazılmış harflerin üzerini çizin. Örneğin, çift t ve m’lerin üzerini işaretleyin. Bir sonraki aşamada, kelime içinde birden fazla geçen harflerin üzerini çizin. Alıştırmayı yaparken, kelimelerin üzerinde fazla düşünmeyin ve hemen işaretleyin. Böylelikle konsantrasyon gücünüzün ne kadar uyarıldığını hemen hissedeceksiniz. Başarılı olma isteğiniz ve aldığınız zevk zihnin canlanmasını arttırır.

Polisiye Alıştırması

‘Dün akşam şu saatte ne yaptım, neredeydim, iki saat önce ne yaptım?” gibi, genellikle polisiye romanlarında veya filmlerinde sorulan soruları kendinize yöneltin. Ve tabii cevaplamayı da unutmayın. Bu alıştırma sonucunda yaptıklarınıza karşı dikkatinizi geliştirebilirsiniz. Ayrıca kısa hafızanızı da harekete geçirmiş olursunuz.

Yürüyüş Alıştırması

Asker yürüyüşü gibi olduğunuz yerde hareket edin. Sol bacağınızı her kaldırdığınızda, önce sağ elinizle, sonra sol elinizle dizinize dokunun. Bu esnada o kadar esnek hareket edin ki, bacağınızı indirirken, kolunuz başınızın üzerine gelecek kadar yükselmeli. Bu hareketleri birkaç kez tekrarlayın. Bunu yaparken sadece kan dolaşımınız hızlanmaz, aynı zamanda koordinasyon yeteneğiniz de artar. Böyle çaprazlama hareketlerle beyninizin her iki tarafını kullanmış olursunuz.

Ressam Alıştırması

Burnunuzun ucunda bir fırça olduğunu hayal edin. Bununla havaya en sevdiğiniz renkte yatay bir sekiz çizin. Bu hareketi gevşek ve dengeli yapın. Kendinizi Leonardo da Vinci veya sevdiğiniz bir başka ressamın yerine koyun. Bu çizim hareketleri, yorgun zihninizi hemen canlandırır. Aynı zamanda beyni bloke eden stresi etkili biçimde yok eder.

Ajan Alıştırması

Bu alıştırmayı daha çok sokakta yapacaksınız. Çevrenizde bulunan arabaların plakalarına bakın ve plakadaki harflerden kelimeler, hatta cümleler türetmeye çalışın. Böylece, sadece sıkışık trafiğin eğlenerek çabuk geçmesini sağlamaz, aynı zamanda kelime hazinenizi geliştirir ve beyninizi canlandırırsınız. Bu alıştırma, acil plaka ezberlemeniz gerektiği durumlarda çok işinize yarayabilir.

Resim Alıştırması

Bu alıştırmayla alışveriş listelerini çok kolay ezberleyebilir, hafızanızı güçlendirebilirsiniz. Bunun için kalem kağıt alın ve kağıdın üzerine bir tane mum, bir kuğu, üç kollu bir kaktüs, üç yapraklı bir yonca, beş parmaklı bir el, hortumunu yukarı kaldırmış bir fil, sola dalgalanan bir bayrak, saatli bir yumurta, sapının üzerinde duran bir pipo, davul yanında duran bir adam, iki deniz feneri ve bir saat çizin. Her resim bir sayıyı sembolize ediyor. Ardından sembolleri sayılara göre ezberleyin. Örneğin, mum biri, kuğu ikiyi, kaktüs üçü ifade ediyor. Bu sıralamaya hakim olduğunuzda, sembollere aklınızda tutmanız gereken bir listeyi koyabilirsiniz. Eğer bu bir alışveriş listesiyse, mumun süt şişesinin üzerinde durduğunu, kuğunun boynunda portakal filesinin asılı olduğunu hayal edebilirsiniz. Bu alıştırmayla, zihninizde listeler oluşturmayı daha kolay başarırsınız.

Otobiyografi Alıştırması

Düşünün ki hayat hikayenizi tekrar yazmanız gerekiyor. Burada, işe gittiğiniz ilkokuldan başlayabilirsiniz. Bunun için en yakın arkadaşınızın kim, tipinin nasıl olduğunu hatırlamanız gerekiyor. Tabii sınıfınızın düzenini, görüntüsünü de. Ayrıca sınıfınızın penceresinden neler göründüğünüzü de hayalinizde canlandırmaya çalışın. Bu alıştırmayla, kişilerle ilgili hafızanızı harekete geçirirsiniz.

Hipnoz Alıştırması

Özellikle stresli anlarınızda veya kaygıya kapıldığınızda olumlu kelimelerden destek almaya bakın. Bunlarla olumsuz düşüncelerinizi yok eder, hedeflerinize daha kolay ulaşmanızı sağlarsınız. Eğer önemli bir görüşmeden önce, hafızanızın sizi yarı yolda bırakacağından korkuyorsanız, her gün gözlerinizi kapatarak kendi kendinize tekrarlayacağınız bir cümle belirleyin. Örneğin, Benim için gerekli olan her şeyi biliyorum ve çok sakinim cümlesini tekrarlayabilirsiniz. Bu alıştdz. Ayrıca kısa hafızanızırmada önemli olan, bunu her gün uygulamanız

Kolay Ezberleme Teknikleri

10 malzemelik bir listeyi 90 saniyede ezberleyebilir misiniz? İşte size kolay yoldan en iyi ezberleme taktiği.
Hafızanızı geliştirmenin en iyi yolu hafızanızı çalıştırmak ve birçok duyunuzun bilgilerin algılanmasında yardımını sağlamaktır. Hayal gücünüz ne kadar iyi olursa, hafızanız o kadar iyi olur ve bir listeyi ezberlemekte kolaylaşır. Chester Santos´un hafıza tekniği de bu yöntemi içeriyor.
Aşağıdaki alışveriş listesini 90 saniyeden daha kısa sürede ezberleyebilir misiniz?
• Süt
• Yumurta
• Mısır gevreği
• Ekmek
• Jambon
• Yoğurt
• Baget
• Biftek
• Soda
• Patlamış Mısır
90 saniye geçtikten sonra, gözlerinizi makaleden kaldırın ve listeyi hatırlamaya çalışın. Birçok insan 7 maddeye gelmeden hata yapacaklar ve nerdeyse herkes sıralamada tereddüt edecek.

KOMİK BİR HİKAYE YAZIN

Dev gibi bir karton süt düşünün. Hayalinizde bunu şekillendirin. Çok büyük. Ve sadece çok büyük değil aynı zamanda etrafta zıplayan bir kutu. Ve birden patlıyor. Karton süt patladığında içinden yumurtaların uçtuğunu görüyorsunuz. Karton kutudan çıkan yumurtaların ayakları var ve dans ediyorlar. Yumurtaların dans ettiğini ve ayaklarını yere vurduklarını duyuyorsun. Sonra yumurtalardan biri kırılıyor ve içinden bir avuç mısır gevreği çıkıyor. Mısır gevreği yumurtadan makineli tüfekten fırlarmış gibi dışarı fırlıyor. Mısır gevreğinin ekmeği vurduğunu görüyoruz. O kadar hızlı vuruyor ki ekmek dilimlere ayrılıyor. Dilimlenmiş ekmeği görmek sizi acıktırıyor ve gidip bir dilim ekmek almaya karar veriyorsunuz. Bir dilim ekmeği ısırdığınızda, o sihirli bir şekilde jambona dönüşüyor. Tadına bakıyorsunuz, gerçekten çok lezzetli. Gerçekten jambon yediğinizi hayal edin. Hala elinizde bir jambon var ve onu yoğurda batırmaya karar veriyorsunuz. Jambonu yoğurda batırdığınızda jambonun tamamen eridiğini ve sadece yoğurdun kaldığını görüyorsunuz. Yoğurt köpürmeye başlıyor. Köpürdükçe içinden küçüklü büyüklü bagetler fırlıyor. Bu bagetler hayatınızda gördüğünüz en ilginç bagetler. Bütün bagetlerin orta kısmına biftek yerleşmiş olduğunu görüyorsunuz bir bagetteki biftek yere düşüyor ve yuvarlanmaya başlıyor. Biftek gittikçe daha hızlı yuvarlanıyor ve bir soda şişesini deviriyor. Bütün şişeler devriliyor. İlkinden soda fışkırıyor ama ikicisinden patlamış mısır ve bundan sonraki tüm soda şişelerinden patlamış mısır fırlıyor.

HİKAYELERİ TEKRAR OYNATIN

Alışveriş listesindekileri hatırlamak için kocaman bir karton süt ile başlayan komik ve alışagelmemiş hikayeyi tekrar hatırlayın. Hatırladıkça, listedeki malzemeleri hatırlayacaksınız. Ve onları sırasıyla sayabileceksiniz. Eğer herhangi bir noktasını hatırlamakta zorluk çekiyorsanız, hikayeyi bir kez daha okuyun. Sakinleşin ve beyninizde gördüklerinizden keyif alın. Eğer hikayeyi hatırlarken gülüyorsanız, bu iyiye işarettir. Hatırlamak zorunda olduğunuz için endişelenmeyin. Sadece senaryoya odaklanın, hatırlama kendiliğinden gelecektir. Bilgiyi kodlamak için kullanılan senaryo yazma çok kolaydır.

EĞER LİSTE DAHA UZUN OLSAYDI NE OLACAKTI?

Örneğin: Süt, yumurta, mısır gevreği, ekmek,jambon, yoğurt, baget, biftek, soda, patlamış mısır, kraker, marul, peynir, fasulye, makarna. Mısırlar soda şişesini terk edince, krakerlerden oluşan bir duvarda dans edebilir, ve krakerlerde marul yetişmeye başlar, ondan kalın bir parça peynir filizlenir. Her filizden fasulye çıkar ve fasulyeler kendilerini kocaman bir kase makarnada karışırken bulurlar.

BU TEKNİĞİ HER YERDE KULLANIN

Bu teknik alışveriş listesini ezberlemekten çok daha fazla şeyde kullanılabilir. Konuşmanızın veya prezantasyonunuzun noktalarını ezberlemeniz için kullanılabilir. Örneğin savaş; silah ve askerlerle, ekonomi; para, sağlık; bandaj ve doktorlar ile temsil edilebilir. Dolayısıyla, savaş, ekonomi ve sağlık hakkında konuşacağınız zaman, askerlerin çok büyük paralara karşı savaştığını, ve insanların bandajlanıp doktorlar tarafından taşındığını düşünebilirsiniz. Hatta global ısınmadan bahsetmek isterseniz, doktorların eridiğini düşünürsünüz. Bütün önemli noktalar için bir şekil bulursanız, konuşmanızı çok daha rahat yaparsınız.

27 Nisan 2015 Pazartesi

Kimerizm (chimerism)  nedir?
Normalde gebeliğin oluşması için bir adet dişi yumurta hücresi (oosit) ve bir adet erkek yumurta hücresinin (sperm) birleşmesi gerekir . İki adet yumurta hücresinin iki adet sperm hücresi ile birleşmesi durumunda ikiz gebelik meydana gelir.Çok nadiren gerçekleşen kimerizm durumunda iki yumurta ve iki spermin birleşmesinden oluşan 2 adet döllenmiş yumurta daha sonra birleşerek tek bir fetus meydana getirirler. Oluşan fetus yani daha sonra doğan bebek aslında iki kardeşin genetik yapısından ve dokularından oluşan tek bir canlı gibidir. Kimerizm olayıyla meydana gelen bu canlıya "kimer" veya "kimerik insan" adı verilir. Sadece insanlarda değil diğer canlılarda da çok nadiren görülebilen bir olaydır. Olay bazen tetragametik kimerizm olarak da adlandırılır çünkü 2 yumurta hücresi ve 2 sperm hücresi olmak üzere toplam 4 hücrenin birleşmesi ile meydana gelen bir canlı sözkonusudur (tetra: dört).
İki adet döllenmiş yumurtanın birleşmesi blastomer aşamasında veya gastrula aşamasında meydana gelir. 

Kimerizm (chimerism) nedeniyle karışıklığa neden olan bir diğer tür olay da bebeğin annesine ait olup olmadığının araştırıldığı durumlar. (kimerizm testi) Kimerik insan yetişkin yaşa gelip hamile kaldığında doğacak bebek normalde kimerik olmayacaktır ve annenin yumurtalığından gelen hücre ile babadan gelen spermin birleşmesinden oluşan bir genetik yapıya sahip olacaktır. Annenin vücudunda farklı dokularda 2 ayrı genetik yapı mevcuttur ancak bebek bunlardan sadece birisini almıştır. Bebek anneye ait mi diye yapılacak bir genetik araştırmada anneden alınan genetik materyal bebek ile farklı çıkabilir. Anneden alınan başka bir doku örneği bebek ile aynı da çıkabilir. Bu şekilde yaşanan kriminal problemler olmuştur.
Kimerik insan  ile annesi arasında yapılacak bir annelik incelemesinde problem yaşanmayacaktır, hangi dokudan alınırsa alınsın örnek anne ile uyumlu çıkacaktır. 

Mitolojide kimera (Chimera):
Kimerizm ismi mitolojideki kimera'dan gelmektedir. Kimera vücudu üç farklı hayvanın karışımından oluşan (aslan, keçi, yılan) bir canlıdır mitolojide. Antalya'nın Çıralı beldesinde Yanartaş adı verilen bölgede bulunan hiç sönmeden yerden çıkan alevler bu canlının ağzından fışkıran alevler olarak betimlenmiştir 
Mikrokimerizm (Microchimerism)
Mikrokimerizm bir canlıya ait az sayıda hücrenin başka bir canlıda bulunmasıdır. Kimerizmdeki gibi iki ayrı canlıyı oluşturacak hücreler birleşerek tek bir canlı meydana getirmez. Mikrokimerizm (Mc) en sık gözlendiği durum gebelilktir. Mikrokimerizmi açıklayan en güzel örnek gebelik sırasında bebeğe ait bazı hücrelerin anneye geçerek annenin bazı dokularında kalmasıdır. Tam tersi şekilde anneye ait hücreler gebelik sırasında bebeğe geçerek doğumdan sonra da bebeğin vucudunda yıllarca kalabilir. Anne ve bebek arasındaki bu hücre geçişine fetomaternal mikrokimerizm denir. Yapılan bir araştırmada anne kanında 27 yıl önce doğan bebeğe ait hücreler bulunduğu saptanmıştır.
Mikrokimerizm'in insanlarda (kadınlarda) öncelikle otoimmun hastalıklar olmak üzere çeşitli hastalıklar ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir ve bu yönde yoğun araştırmalar vardır.
Gebelik dışında kan transfüzyonu ve organ nakli gibi uygulamalar da mikrokimerizme neden olabilir.

26 Nisan 2015 Pazar

KOLESTROL

Kolesterol nedir




KOLESTROL???

 Kolesterol, bir lipid, yani bir yağ türüdür. Hayvansal kaynaklı besinlerde ve tüm hücrelerde bulunan mum yapısında yağ benzeri maddelerdir.Yüksek kolesterol ise LDL’nin yani kötü kolesterolün kanda birikmesidir. Kanda toplam kolesterol ve kötü kolesterolün yüksek olması, HDL (iyi) kolesterolün düşük olması, kişi için risk faktörüdür. Kanda aşırı miktarda bulunan kolesterol yavaş yavaş damar duvarında birikir ve kalp krizi, felç, damar tıkanması, böbrek yetmezliği gibi hastalıkların oluşum riski artırır.


Yüksek kolesterol 
(LDL – kötü kolesterol) sorunu günümüzün en önemli sağlık sorunlarından birisi olarak tanımlanmaktadır ve özellikle kalp damar hastalıkları için önemli bir risk faktörü olarak gösterilmektedir.

tablo1Lipit dediğimiz hayvansal yağlar ve kolesterol, hücre zarlarımızın son derece önemli (olmazsa olmaz), temel yapıtaşlarıdır. Kolesterol, her ne kadar kan yağları gibi algılanıyorsa da, yağ değildir! Kolesterol bir steroiddir. Steroidler, kortizon diye adlandırdığımız antienflamatuvar (iltihapla savaşan, yangı önleyici) maddelerdir. Kolesterol de vücudumuzun ihtiyacına göre her gün üretilen (günde 2.500 mgr üretilir), olmazsa olmaz olan doğal bir maddedir. Tüm organların hücrelerinin, özellikle de beyin, sinir sistemi, gözler ve bağışıklık sisteminde bulunan hücrelerin içinde, zarlarında kolesterol ve Omega-3 olmazsa bebeklerin beyin ve sinir sisteminin gelişmesine, hızla büyümesine ve güçlü kuvvetli olmalarına olanak yoktur. Kan yağlarımız ve kan kolesterolümüz, yanlış beslenme ve kolesterol ilaçları ile azaltılmadan doğal seviyesinde kaldığı sürece (herkesin doğalı özeldir, kişiseldir), hücrelerimiz ve dolayısıyla bağışıklık sistemimiz güçlü ve kuvvetli kalacaktır. Bunun sonucunda da hastalanmamız, özellikle de kanser olmamız önlenebilecek ya da her cins kanser hastalığı ile mücadelemiz daha kuvvetli bir şekilde sürecektir. Yapılan bilimsel çalışmalar, düşük kolesterolü olan kişilerde birçok kanser türünün, özellikle kalınbağırsak, yani kolon kanserinin daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur. Düşük kolesterolü olan kişilerde diğer bütün nedenlere bağlı tıp dilinde ‘total mortalite’ dediğimiz tüm ölüm oranlarının yüksek olduğu gösterilmiştir. 25 yıllık bir Finlandiya çalışmasında yüksek kolesterolü olan kişilerin daha uzun yaşadığı bildirilmiştir.
Kan Kolesterolü: Kan dolaşımında bulunur. Kandaki kolesterolün çoğunu vücudunuz kendi üretirken geri kalan kısmı da besinlerle alınan kolesterol oluşturmaktadır.
Diyet kolesterolü: Bitkisel kaynaklı besinler yağ içerseler bile kolesterol içermezler. Kolesterol yalnızca hayvansal kaynaklı besinlerde bulunmaktadır.
İyi Kolesterol/ Kötü Kolesterol nedir? Kolesterol, kanda çözünebilmesi ve taşınması için karaciğerde lipoproteinlerle birleşir. Yani paket edilerek taşınır. Bu lipoproteinlerden:
HDL kolesterol (iyi kolesterol): HDL dokulardaki kolesterolü toplayarak dışarı atılmasını sağladığı için iyi kolesterol olarak bilinir. Yalnızca vücutta bulunur, besinler içerisinde bulunmaz.
LDL kolesterol (kötü kolesterol):Kolesterolü dokulara taşıyarak arter ve diğer kan damarlarının duvarlarında birikmesine neden olduğu için LDL, kötü kolesterol olarak da bilinir. LDL yalnızca vücutta bulunur, besinler içerisinde bulunmaz.
Kanda toplam kolesterol ve LDL kolesterolünün yüksek olması, HDL kolesterolünün düşük olması, kişi için risk faktörüdür. Bu riske sahip hastalarda kalp krizi, felç, damar tıkanması, böbrek yetmezliği gibi hastalıkların oluşum riski daha fazladır. Kanda aşırı miktarda bulunan kolesterol yavaş yavaş damar duvarında birikir. Bu birikim sonucu o damarda daralma, tıkanma ortaya çıkar. Kolesterol hangi damarda birikmişse o damarla ilişkili sorunlar ve hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Kan lipit profili (normal-sınırda-yüksek) yukardaki tabloda gösterilmiştir.

Yüksek kolesterol belirtileri

Yüksek kolesterol kalp hastalığı, anjin ve inme gibi ciddi hastalıklarla ilintilidir. Koroner kalp hastalığına kalbe kan beslemesi yapan arterlerin daralması (arteriyoskleroz) neden olur. Kolesterol ve atık ürünler gibi yağlı tortular arterlerin içinde birikir. Bu birikime plak adı verilir ve plak kanın arterler içinde akışını engeller. Arteriyoskleroz belirtileri gösteriyorsanız, kolesterol düzeyiniz de yüksek olabilir. Belirtiler dâhilinde anjin (kalbe giden kan akışının azalması sonucu meydana gelen göğüs ağrısı), bacak ağrısı (bacaklara kan taşıyan damarların daralmasından meydana gelen) ve kalbe kan taşıyan damarlar içinde kan pıhtılarının oluşması sayılabilir. Kan pıhtıları kalp yetmezliğine neden olabilir. Gözlerinizin etrafında veya cildinizin başka yerlerinde oluşan sarı lekeler (xanthomalar) de kolesterol birikmesi sonucu oluşur. Bunlar genellikle kalıtsal yüksek kolesterolü (ailenizdekilerde yüksek kolesterol öyküsü olması) olan bireylerde görülür.

Yüksek Kolesterolün Nedenleri ve Riskleri Nelerdir?

Kan kolesterolü neden yükselir?

Hiperlipideminin nedenleri, aile geçmişinde bu hastalığın görülmesi, yüksek yağ içeren bir beslenme diyeti, aşırı kilo, aralarında diyabetin de bulunduğu çeşitli hastalıklar ve bazı ilaçlardır.  Çoğu insanda, kan damarları neredeyse kapanana ve tıkanana kadar herhangi bir semptom görülmez. Bazı insanlarda ise cildin altında küçük yağ birikintileri oluşabilir.
Kanda kolesterol düzeyini etkileyen çok sayıda faktör vardır. Kalıtım, beslenme alışkanlıkları/besinler, şişmanlık ve stres gibi faktörler total kolesterol ve LDL kolesterolünü yükseltmektedir. Kolesterole duyarlı bazı insanlarda yüksek kolesterollü diyet, total kolesterol ve LDL kolesterol düzeylerini önemli derecede yükseltir. Fakat toplam yağ, özellikle doymuş yağlar, birçoğumuz için çok önemli olan kolesterol yükseltici etkiye sahiptir.
Beslenmenizde yer alan yağ türleri ve yağ asitleri bileşimi kan lipit profilini (kolesterol, HDL, LDL, trigliserit düzeylerini) etkiler. Doymuş yağı yüksek oranda içeren diyetlerle kan kolesterol düzeyi artarken, tekli doymamış yağların kullanımı ile HDL kolesterol yani iyi kolesterol artmaktadır.
HDL Kan Kolesterol Düzeyinin Yükseltilmesi: En iyi yol, fiziksel aktivitenin arttırılmasıdır. Ayrıca eğer birey şişmansa, vücut ağırlığının azalması, HDL kolesterol düzeyini olumlu yönde etkilemektedir . Diyette toplam yağ tüketiminin (enerjinin % 30′ unu geçmemek üzere) azaltılması, doymuş yağların yerine tekli doymamış yağların tercih edilmesi, sigara içilmemesi HDL kolesterol düzeyinin artırılmasında önemli faktörlerdir.
LDL Kan Kolesterol Düzeyinin Azaltılması: Toplam diyet yağı azaltılırken, doymuş yağlar yerine doymamış yağların tercih edilmesi, diyet posa miktarının arttırılması, yağ ve kolesterol miktarlarının orta düzeye indirilmesi, düzenli fiziksel aktivite ile vücut yağ oranının azaltılması LDL Koles¬terol düzeyinin düşmesinde etkin başlıca etmenlerdir.

Yüksek kolesterolün yarattığı riskler

Yaşam tarzına bağlı bazı risk faktörleri kanınızda yüksek kolesterol olması riskini artırabilir. Örneğin, doymuş yağlar yönünden zengin sağlıksız bir beslenme,egzersiz yapmama, kilolu olma, sigara içme ve fazla miktarda alkol tüketme gibi. Doymuş yağ yönünden zengin yiyecekler arasında kırmızı et, sosis, sert peynir, tereyağı, hamur işleri, kekler, bisküviler ve kaymak sayılabilir. Tedavi edilebilir bazı hastalıklar da yüksek kolesterole neden olabilir. Bunlar arasında hipertansiyon (yüksek tansiyon), diyabet, böbrek ve karaciğer hastalıkları, pankreasta akut iltihap ve tiroid bezinin yeterince çalışmaması sayılabilir. Bazı sabit risk faktörleri de yüksek kolesterole neden olabilir. Ailenizde koroner kalp hastalığı, inme veya kolesterole bağlı başka hastalık öyküleri varsa, kolesterolünüzün yüksek olma ihtimali de artar. Yaş, kadınlarda erken menopoz ve etnik gruplar da risk faktörüdür.

Yüksek kolesterolün neden olduğu sağlık sorunları

Yüksek kolesterol seviyeleri başka rahatsızlıklar nedeniyle daha da kötüleşebilir. Tiroit bezinin yeterince çalışmaması, hipofiz bezinin aşırı çalışması, karaciğer hastalığı, böbrek yetmezliği gibi tıbbi sorunlar da kolesterol seviyesinin yükselmesini tetikleyebilir. Bazı insanlarda yağların gerektiği şekilde kullanılmasını ve vücuttan atılmasını engelleyen ailesel hiperkolesterolemi veya kombine hiperlipidemi gibi kalıtsal hastalıklar olabilir. Bu durum kandaki kolesterol seviyesini yükseltir. Yüksek kolesterole ilişkin majör komplikasyonlar arasında kalp krizleri, inmeler ve damar hastalıkları sayılabilir. Kiloluysanız, sigara içiyorsanız, tansiyonunuz yüksekse (hipertansiyon) veya bu hastalıklarla ilgili güçlü ailesel geçmişiniz varsa bu hastalıklara yakalanma riskiniz artar.

Yüksek kolesterol nasıl teşhis edilir?

Kolesterolü ölçmek için genellikle kan tahlili yapılır. Tahlil öncesinde, daha önce yediklerinizin tam olarak sindirilmesi ve test sonuçlarını etkilememesi için son 12 saat içinde bir şey yememeniz istenebilir. Alınan kan örneği kanınızdaki LDL (kötü kolesterol), HDL (iyi kolesterol) ve trigliserit oranlarını belirlemek için kullanılır. Kandaki kolesterol her bir litre kan başına düşen ve milimol adı verilen birimle (mmol/litre) ölçülür. Tercih edilen değerler, kolesterol için desilitrede 200 miligramdan (mg/dl) düşük, trigliserid için 150 mg/dl’den düşük ve HDL için 40 mg/dl’den yüksektir. Çoğu insan için önerilen LDL değerleri 130 mg/dl’den düşüktür, ancak, kalp hastalığı ve diyabeti olanlar için çok daha düşük değerler (70 mg/dl’nin altında) önerilmektedir. Nedenler bölümünde bahsedilen tedavi edilebilir hastalıklardan veya risk faktörlerinden herhangi biri sizde varsa, kolesterol düzeyinizi kontrol ettirmeniz özellikle önemlidir. Kardiyovasküler hastalık riskiniz ve kolesterol oranınız değerlendirilirken yaşam tarzınız ve tedavi edilebilir rahatsızlıklarınızın yanı sıra yaşınız, cinsiyetiniz ve etnik kökeniniz de hesaba katılır.

Yüksek kolesterol nasıl tedavi edilir?

Günümüzde kötü kollesterol olarak tanımlanan LDL kolesterol seviyesinin düşürülmesine yönelik olarak kullanıma sunulan çok sayıda kolesterol düşürücü ilaçların (statinler) , yaygın şekilde kullanılması ile birlikte başka bir tartışma daha gündeme gelmiş durumdadır. Ülkemizde de son yıllarda giderek dozu artan bu tartışma ağırlıklı olarak bu ilaçların yararlı mı yoksa zararlı mı olduğu konusuna odaklanmıştır. Bu konuda farklı çevrelerin farklı yaklaşımları söz konusudur. Biz hastalara yönelik hazırlanan bu yazıda öncelikle kolesterolün ne olduğunu ve ne tür risklere neden olduğu konularını sadece mevcut bilimsel çalışma sonuçlarına göre ele almaya çalıştık. Bu yazının amacı yaşanan tartışma ile hastaların kafasını karıştırmak değil onlara konuyla ilgili en doğru ve kabul gören bilgileri sunmaktır. Tüm okurlarımıza önerimiz tedavileri ile ilgili öncelikle hekimlerinin önerilerine kulak vermeleridir.
Lipid değerlerini düşürmenin en iyi yolu beslenme diyetidir. Yaşam tarzınızda yaptığınız değişikliklerle, katı yağ tüketiminin, günlük kalori ihtiyacınızın %7’sinden az ve kolesterol tüketiminizin de günde 200 mg’dan düşük olmasını sağlamanız gerekmektedir. Kilo vermek, egzersiz yapmak ve sigara içmemek de önemlidir.
Lipid düşürücü ilaçlar, ancak diyet ve egzersiz yeterli olmadığında alınmalıdır. Ana ilaç sınıfları, statinler, fibratlar, nikotinik asitler ve omega-3 yağ asitleridir.  Statinler (örn. simvastatin), kolesterol ve LDL üretimini azaltmaktadır. Bunlar, etkili olmanın yanı sıra vücut tarafından iyi tolere edilir ve yüksek kolesterol ve LDL değerleri için tercih edilirler. Kas ağrıları gibi yan etkileri olabilir.  Fibratlar (örn. fenofibrat, gemfibrozil), VLDL’lerin atılmasına yardımcı olur, ancak, kolesterol üzerindeki etkisi düşüktür.  Nikotinik asit, VLDL değerlerini düşürmeye ve HDL değerlerini yükseltmeye yardımcı olur. Yan etkileri (kaşıntı, yüz kızarması, karaciğer sorunları) kullanımını sınırlamaktadır.  Omega 3 yağ asitleri (reçetesiz balık yağı takviyeleri), yüksek trigliserid, düşük HDL ve orta kolesterol değerlerine sahip hastalara yardımcı olur.

Kolesterol ilaçları ne zaman kullanılmalı ve zararları

Diyet ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişikliklerine rağmen kolesterol seviyesi belli bir düzeye çekilemeyen hastalarda, ilaçla tedavi gerekli olabilir. Kolesterol ilaçlarının yerinde ve doğru kullanımı çok önemlidir. Kolesterol yüksekliği tedavisi mutlaka yaşam şartlarındaki değişiklikle birlikte olmalıdır. Sigarayı bırakma, diyet ve egzersizle kolesterolün ne kadar düşürülebileceği değerlendirilmeden hastanın ilaçla tedavi kapsamına alınması iyi bir çözüm değildir. Etkili olan her ilacın da aynı değerlerde istenmeyen etkileri olabilir.  Kolesterol ilaçlarının binde bir oranında olan bazı yan etkileri bilinmektedir. Ancak ilaçların kesilmesi ile bu sorunlar ortadan kalkar ve kalıcı hasara neden olmaz.

Yüksek kolesterol ve beslenme önerileri

Düşük doymuş yağ ve kolesterol içeren diyet tüketilmelidir: Diyetin enerjisinin % 25-35’i yağ, % 55-60’ı karbonhidrat ve %12-15’i proteinden gelmelidir. Günde ortalama 1500 kalori enerji almamız gerekiyorsa; tereyağı gibi katı yağları günde en fazla toplam enerjinin % 7’si kadar yani 1 tatlı kaşığı (TK), ay çiçeği ve mısır özü gibi çoklu doymamış yağları enerjinin % 10’u yani 1.5 TK kadar; zeytinyağı ve fındık yağı gibi tekli doymamış yağlar enerjinin % 20’si yani 3 TK kadar tüketilmelidir. Besinlerden aldığımız kolesterol miktarı günde 200 mg ile sınırlanmalıdır.
Margarin sık tüketilmemeli, yumuşak ve enerjisi düşük özel margarinleri tercih edilmelidir. Sade yağ, iç yağı içeren ve kızartılmış besinler kullanılmamalıdır.
Yağlar
En iyi seçim: Zeytin yağı, fındık yağı, bitkisel sıvı yağ
İyi seçim : Yumuşak margarin, enerjisi düşük özel margarin, fındık, fıstık, ceviz gibi yağlı tohumlar
Sakıncalı : Tereyağı, iç yağı, sade yağ, katı margarin, şekerli fındık veya fıstık ezmesi
Et, kümes hayvanları, balık, kuru baklagiller
En iyi seçim: Balık, beyaz etli-derisiz kanatlı etleri, zeytin, yağlı/bitkisel sıvı yağlı kurubaklagil yemekleri
İyi seçim : Siyah kanatlı etleri, yağsız dana ve koyun eti
Orta seçim : Etli kurubaklagil yemekleri
Sakıncalı : Sucuk, salam, sosis, kavurma vb. yağlı kırmızı etler, kızartılmış etler, kanatlıların derisi, sakatatlar
Süt ve Süt Ürünleri
İyi seçim : Yağı ayrılmış (ekstra light) veya azaltılmış (light) süt ürünleri, yağı azaltılmış sütten yapılmış çökelek, lor ve diğer peynirler, yağsız veya az yağlı sütten yapılmış dondurma ve sütlü tatlılar.
Sakıncalı : Tam yağlı süt ürünleri, yağlı peynirler, kremadan yapılmış dondurma ve sütlü, çikolatalı tatlılar, pudingler
Posadan zengin diyet tüketilmelidir: Yiyeceklerle günde 20-35 gram posa alınmalıdır. Posa kaynağı olarak tahıllar, sebze-meyveler ve kuru baklagillerden yararlanılabilir.
Ekmek ve Tahıllar
İyi seçim : Kepekli ekmek, tam tahıl ekmeği/unu, çavdar ve yulaf ekmekleri, bulgur, zeytinyağlı kurubaklagil-sebze-bulgur yemekleri, yulaf ezmesi
Orta seçim : Zeytin yağı/sıvı yağ/yumuşak margarinle pişmiş pirinçli yemekler, sebze yemekleri, mercimekli mantı, makarna, beyaz ekmek
Sakıncalı : Yağ ve şeker içeren unlu mamuller (pastalar, hamur işleri, bisküvi ve krakerler)
Sebze ve Meyveler
En iyi seçim: Yeşillikler (tere, maydanoz, marul, roka vb), lahanalar, pırasa, karnabahar, domates, brokoli, ıspanak, şeftali, turunçgiller, böğürtlen, çilek
İyi seçim : Diğer taze sebze ve meyveler
Vücut ağırlığı kontrol edilmelidir: Vücut Ağırlığı (kg)/Boy (m2) formülü ile hesaplanan Beden Kitle Indeksi’ne (BKI) göre değerlendirilmelidir. BKİ i 18.5-25.0 kg/m2 arasında tutulmalıdır.
Düzenli fiziksel aktivite yapılmalıdır: Düzenli olarak günde en az 40 dakika orta düzeyde aktivite yapılmalıdır.
Kandaki yüksek yağların düşürülmesinde, tedavi edilmesinde diyet-yaşam tarzı değişiklikleri ile istenen seviyeye indirilmezse ilaç tedavisine geçilir. Bu konuda total kolesterolü, LDL-kolesterolü, trigliseridi düşüren, HDL-kolesterolü yükselten çeşitli ilaçlar kullanılır. Bunlardan en çok kullanılanları statinlerdir. Bu ilaçlarla Koroner Arter hastalığı Diabetes Mellitus, diğer damar bozuklukları, hipertansiyonu olanlarda ve riskli durumları olan kişilerde LDL-kolesterolü 100 mg/dl’nin altına düşürmek hedeftir. Trigliseridi düşürmek için fibrat grubu ilaçlar kullanılır. HDL-kolesterolü yükseltmek ve LDL-kolesterolü düşürmek için kullanılan başka ilaçlar da mevcuttur. Bu konuda ilaç kullanımı için uzman doktorlara başvurarak tedavi planı düzenlemek gerekir.

Kolesterolü düşüren gıdalar

Yulaf, LDL kolesterolü düşürür. Yulafa ek olarak yine besin lifi içeren elma, armut, erik gibi meyveleri yiyebilirsiniz. Fındık: Fındık, kolesterolü düşüren E vitamini, lif ve tekli doymamış yağlar bakımından zengin bir yemiştir. Fındığa ek olarak günde 1 avuçtan fazla olmamak üzere ceviz ve badem gibi yemişler kolesterole iyi gelecektir. Balık, Omega 3 “iyi” kolesterol olan HDL kolesterolü yükseltirken kan basıncını düzenler ve kanı incelterek pıhtılaşmayla damar tıkanıklığı riskini düşürür. Hamsi, sardalye, ton ve somon balıkları iyi birer omega 3 kaynağıdır. Zeytinyağı, tereyağı, ayçiçek yağı gibi diğer yağlara göre daha az işlendiğinden daha sağlıklı bir yağ kaynağı olarak kullanılabilir. Yüksek kalorili olduğu için özellikle kilo vermeye çalışanlar zeytinyağını günde 2 yemek kaşığından fazla tüketmemelidir.
Ceviz, fındık, badem, yer fıstığı, çam fıstığı, yulaf ezmesi, başta somon balığı, göl alabalığı, sardalya ve orkinos, brüksel lahanası, elma, üzüm, yeşil ve siyah çay, soya fasulyesi, domates, enginar, atkuyruğu namı diğer kırkkilit otu, Limon, mandalina, portakal, Soğan, sarımsak, zencefil, avokado, muz, kivi, mango, armut, şeftali, patlıcan, havuç

Kolesterolü yükselten gıdalar

Doymuş Yağ İçeren Yiyecekler: Oda ve buzdolabında katı halde olan doymuş yağ kuzu eti, palmiye yağı, Hindistan cevizi yağı, sığır eti, tereyağı, krema gibi gıdalarda bulunur. Doymuş yağ içeren gıdaların hemen hepsi kandaki kolesterolün yükselmesine katkıda bulunur.
Trans Yağ İçeren Yiyecekler: Trans yağ içeren gıdalar doymuş yağ içeren gıdalar gibi kötü kolesterolü yükseltir. Trans yağlar, gıdaları daha dayanıklı yapmak için hidrojenle işlenen besinlerde bulunmaktadır. Margarin, çerezler, börek, kek, ekmek, kraker, kızarmış yiyecekler, patates kızarması, fast-food ürünlerinin çoğunda trans yağlar kullanılmaktadır.
Kolesterol İçeren Yiyecekler: Hayvansal gıdalar genel olarak kolesterol içerir. Balık, yumurta sarısı, deniz ürünleri, sakatat, tereyağı, peynir, krema, yağlı sür ve süt ürünleri, işlenmiş etler, sosis, salam, sucuk bu gıdalar arasında sayılabilir. Bu tip kolesterol içeren gıdalar dikkatli tüketilirse kandaki kolesterol düzeyleri dengelenebilir, ancak aşırı tüketimi kolesterol seviyesini tehlikeli boyutlarda yükseltecektir.

Yüksek kolesterol ve Alzheimer arasında ilişki

Amerikan Nöroloji Derneği’nin yayın organı olan Neurology dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre, kolesterol düzeyi yüksek olan kişilerin Alzheimer hastalığına yakalanma riski de yüksek. Yüksek kolesterol düzeylerinin Alzheimer hastalığında görülen beyin plakları ile anlamlı düzeyde ilişkili olduğunu saptadı. Bu konuda daha fazla bilgi almak için tıklayınız.

Kolesterol hapları spermlerin de canına okuyor

Kolesterol ilaçlarının iktidarsızlık yaptığı ve erkeklik hormonu olan testosteron seviyelerini düşürdüğü uzun zamandır biliniyordu; yeni bir araştırmada statinlerin testisleri ve spermleri de harap ettiği de belirlendi. Bu konuda ki yazının devamı içintıklayınız.

Kolesterol meme kanserini tetikleyen önemli bir faktörü olabilir

Kolesterolün yan ürünü olan bir maddenin meme kanserinin oluşması ve yayılmasını tetikleyebileceği düşünülüyor. Haberde kolesterolü düşürmek için yaygın olarak kullanılan statinlerin, inflamatuar meme kanseri (IBC) olan hastalarda progresyonsuz sağkalımı iyileştirdiği yapılan sunumdaki bilgiler ışığında ele alınmıştı. Okurlarımıza bu habere göz atmalarını ayrıca tavsiye ediyoruz. Kolesterol ve meme kanseri arasındaki ilişkiyi anlatan makalemizi mutlaka okumanızı öneriyoruz.

Kötü kolesterol 300 milyar dolarlık kocaman bir yalan mı?

Dünyaca ünlü kolesterol uzmanı Philippe Even, “kötü kolesterol”ün ilaç endüstrisinin ürettiği bir yalan olduğunu iddia etti. İlaç şirketlerinin son 15 yılda “kolesterol yalan”ı ile 300 milyar DOLAR kazandığı belirtildi. “Kolesterol sanıldığı gibi öldürücü değil, damarları tıkamıyor, Kötü kolesterol ilaç endüstrisinin ürettiği bir yalan”. yazının devamı için tıklayınız

Kolesterolle ilgili seçilmiş bilimsel araştırmalar

Bu makalede, Türk Kardiyoji Derneği ve Prof. Dr. Canan Karatay ve Arkadaşları arasında başlayan koleserol ilaçları tartışması hakkında aydınlatıcı olması amacıyla kolesterolle ilgili güncel bilimsel makalelerden toplanmış verilere ulaşabilirsiniz. Makaledeki konu başlıklarının özetlerini aşağıda bulabilirsiniz yazının tamamına ulaşmak için tıklayınız.
1. Kolesterol faydalı mı yoksa zararlı mı?
2. Yağlı yiyecekler kan kolesterolünü yükseltmez
Bilinenin aksine yüksek miktarda kolesterol içeren yiyeceklerin tüketilmesi sonucu, bu yiyeceklerde bulunan kolesterol, direkt kolesterol olarak hemen kana geçmez ve kan kolesterolünü yükseltmez . Kolesterol zengini yiyecekleri hiç ağzımıza koymasak bile karaciğer ve bağırsakların iç yüzünü kaplayan zar dokusu (epitel doku) her gün sürekli bir şekilde 2,5 gr yani 2.500 mgr taze kolesterol üretir. Kolesterol, insan vücudunun ürettiği en güçlü antioksidandır. Stres hormonunun ana maddesidir, bu nedenle stresli kişilerin kolesterolü koruyucu olarak yükselmektedir. Stresli kişilerin kalp krizi geçirme nedeninin kan kolesterolü değil, aşırı stres olduğu bildirilmiştir. Kalp krizi nedenlerini ve özellikle stres faktörünü, kendisi de kalp hastalıkları uzmanı olan İskoçyalı Dr. Malcolm Kendrick, The Great Cholesterol Con adlı kitabında açıklıkla anlatmaktadır.
3. Damarların tıkanmasının nedeni yüksek kolesterol değildir!
Karaciğere aşırı miktarda kolesterol üretmesi için gelen uyarıların kaynağı tüm vücutta meydana gelmiş olan, insülin ve leptin direnci sonucu gelişmiş (düşük düzey yangı) inflamasyondur. Yüksek kan kolesterolünün yiyeceklerle bir alakası yoktur ve statin denilen kolesterol ilaçları ile düşürülmesinin de bir fayda sağlamadığı artık bilinmektedir. Bunu destekleyen birçok bilimsel çalışma bulunmaktadır.
4. Kolesterol yüksekliği ateroskleroz için bir risk faktörü değildir!
Ateroskleroz, damar cidarında lipitlerin basitçe birikmesiyle oluşan bir depo hastalığı değil, süregiden düşük yoğunluklu bir enflamasyondur. Son senelerde yapılan araştırmalar olayın en başından trombotik komplikasyonlara kadar tüm evrelerinde enflamasyonun rolünün olduğunu göstermektedir. Bu enflamasyonu, hipertansiyon, diyabet, obezite, hareketsizlik, sigara, beslenme hataları, stresin sebep olduğu serbest radikallerin başlattığını gösteren pek çok araştırma vardır. Kolesterol yüksekliği ateroskleroz için bir risk faktörü değil, aterosklerozlu hastalarda damar cidarında meydana gelen hasarı önlemeye yönelik bir savunma tedbiridir.

5. Kolesterolle ölüm sıklığı arasında ilişki yoktur!
Birçok araştırmaya göre kolesterolü yüksek olan kişilerdeki koroner kalp hastalığına yakalanma ve ölüm sıklığı kolesterolü normal olan kişilerdekinden daha yüksek değildir (1-15). Bazı araştırmalarda ise kan kolesterol düzeyleri yüksek olanlarda koroner kalp hastalığına yakalanma sıklığının azalmış olduğu (16-18), hatta kan kolesterol düzeyleri yüksek olanlarda (19, 20)  yaşam süresinin daha uzun olduğu saptanmıştır.